| weapon | silâh |
| fearful /terrible/ dreadful /gruesome /horrifying | korkunç |
| that | o |
| to that terrifying weapon | o korkunç silâha |
| to send (y) | yollamak |
| stroke /strike /blow | vuruş |
| in one blow | bir vuruşta |
| Unbelievable, you already learned one hundred and fifty words | İnanılmaz, çoktan yüz elli tane kelime öğrendin. |
| huge (k) | koca |
| the huge country | koca ülke |
| bottom | dip |
| to the bottom of the sea | denizin dibine |
| To send the huge country with one blow to the bottom of the sea | Bir vuruşta koca ülkeyi denizin dibine yollamak |
| To that terrifying weapon sending the huge country with on blow to the bottom of the sea. | Bir vuruşta koca ülkeyi denizin dibine yollayan o korkunç silâha. |
| heart (y) | yürek |
| the respect that was in his heart | yüreğindeki saygı |
| fear | korku |
| The respect in his heart turned to fear. | Yüreğindeki saygı korkuya dönüştü. |
| look /glance /view /(eye) | bakış |
| quickly | hızla |
| to turn one's eye away | bakışlarını kaçırmak |
| quickly he turned his eyes away from God | bakışlarını hızla kaçırdı Tanrı'dan. |
| The respect in his heart turned to fear, quickly he turned his eyes away from God. | Yüreğindeki saygı korkuya dönüştü, bakışlarını hızla kaçırdı Tanrı'dan. |
