| Question | Answer |
|---|---|
| God looked at the King. | Tanrı Kral'a bakıyordu. |
| area / field /space | alan |
| baby blue/milk blue | süt mavisi |
| light /brightness | aydınlık |
| to be covered /coated (k) | kaplanmak |
| small | küçük |
| The small area was covered with a milk blue brightness. | Küçük alan süt mavisi bir aydınlıkla kaplanmıştı. |
| ninety | doksan |
| Unbelievable, you already learned ninety words | İnanılmaz, çoktan doksan tane kelime öğrendin. |
| the surroundings | ortalık |
| to smell | kokmak |
| The surroundings smelled of sea. | Ortalık deniz kokuyordu. |