red | kırmızı |
colour | renk |
coloured | renkli |
a gold and red coloured tapestry | altın ve kırmızı renkli bir duvar halısı |
a woman standing in front of a gold and red coloured tapestry | Altın ve kırmızı renkli bir duvar halısının önünde duran bir kadın |
The woman was talking with someone. | Kadın biriyle konuşuyordu. |
a hood (k) (not a common used word / > başlık) | kukuleta |
grey | gri |
someone covered with a grey hood | gri bir kukuletaya bürünmüş biri |
impossible | imkansız |
understand /figure out /distinguish | anlamak |
it was impossible to figure whether it was a man or a woman | erkek mi kadın mı olduğunu anlamak imkansızdı |
a woman standing in front of a gold and red coloured tapestry was talking with someone covered with a grey hood; it was impossible to figure out whether it was a man or a woman. | Altın ve kırmızı renkli bir duvar halısının önünde duran bir kadın, gri bir kukuletaya bürünmüş biriyle - erkek mi kadın mı olduğunu anlamak imkansızdı - konuşuyordu. |