| first | ilk |
| rule | kural |
| the first rule of his life (y) | yaşamının ilk kuralı |
| always | her zaman |
| the first rule of his life had always been | yaşamının ilk kuralı her zaman olmuştu |
| to search for /to look for /to call | aramak |
| to look for weaknesses | zaaf aramak |
| the first rule of his life had always been to look for weaknesses | yaşamının ilk kuralı her zaman zaaf aramak olmuştu |
| for /before /because (z) | zira |
| to examine | yoklamak |
| crack | çatlak |
| for/because (z) every weakness was a crack | zira her zaaf bir çatlaktı |
| to dart into /to dive into /to reach out into sthg | içine dalmak |
| For every weakness was a crack he could examine and reach out into | zira her zaaf yoklayıp içine dalabileceği bir çatlaktı |
| to penetrate /to pass through / pierce | nüfus etmek |
| to access to classified information | gizlilik dereceli bilgiye nüfus etmek |
| the first rule of his life had always been to look for weaknesses, for every weakness was a crack he could examine and reach out into and penetrate. | yaşamının ilk kuralı her zaman zaaf aramak olmuştu, zira her zaaf yoklayıp içine dalabileceği ve nüfus edebileceği bir çatlaktı. |