Önsöz - Gölgede zi

QuestionAnswer
when /whenever
ne zaman
when /whenever he x'es
ne zaman X- sa - se
whenever he fancies
ne zaman sansa
to discover
keşfetmek
discovery (verbal noun)
keşfetme
it was the discovery that
keşfetmesiydi
it was the discovery that whenever he fancied, that... that it had been ...
ne zaman -diğini sansa, -miş olduğunu keşfetmesiydi.
to determine /fix /assign /establish /localize
saptamak
weakness
zaaf
to establish a weakness
bir zaaf saptamak
He saw that someone had thought of it
birinin bunu düşündüğünü gördü
before him
ondan önce
He saw that someone had thought of it before him
birinin bunu ondan önce düşündüğünü gördü
whenever he fancied to have determined a weakness, he saw that someone had thought of it before him
ne zaman bir zaaf saptadığını sansa, birinin bunu ondan önce düşündüğünü gördü
sight /vision /seing
görme
It was seing that whenever he fancied to have determined a weakness, someone had thought of it before him.
Ne zaman bir zaaf saptadığını sansa, birinin bunu ondan önce düşündüğünü görmesiydi.
to assume /suppose /presume /imagine
farz etmek
to be supposed to
farz edilmek
the supposed weakness
farz edilen zaaf
to be cut out /eliminated
kesilip çıkarılmak
the discovery that the supposed weakness had been cut out
farz edilen zaafın kesilip çıkarılmış olduğunu keşfetmesi
decisiveness /exactitude /certainty
katiyet
decidedly
katiyetle
the discovery that the supposed weakness had decidedly been cut out
farz edilen zaafın katiyetle kesilip çıkarılmış olduğunu keşfetmesi
wonder /amazement
hayret
to astonish /surprise /amaze /puzzle /stagger / take s o. unawares
hayrete düşürmek
with an exactitude that amazed him
onu hayrete düşüren bir katiyetle
It was seeing that whenever he fancied to have determined a weakness, someone had thought of it before him, the discovery that the supposed weakness had been cut out with an exactitude that amazed him.
Ne zaman bir zaaf saptadığını sansa, birinin bunu ondan önce düşündüğünü görmesi, farz edilen zaafın onu hayrete düşüren bir katiyetle kesilip çıkarılmış olduğunu keşfetmesiydi.
service
hizmet
to be in the service
hizmetinde olmak
the people in whose service he was
hizmetinde olduğu kişiler
in the people he now (from now on) served
artık hizmetinde olduğu kişilerde
It was seeing that whenever he fancied to have determined a weakness in the people he now (a) served, someone had thought of it before him, the discovery that the supposed weakness had been cut out with an exactitude that amazed him.
Artık hizmetinde olduğu kişilerde ne zaman bir zaaf saptadığını sansa, birinin bunu ondan önce düşündüğünü görmesi, farz edilen zaafın onu hayrete düşüren bir katiyetle kesilip çıkarılmış olduğunu keşfetmesiydi.