money | para |
a money box | bir para kutusu |
Here she was hiding a money box. | Burada bir para kutusu saklıyordu. |
apple | elma |
a few (+sg) | birkaç |
a few apples | birkaç elma |
Here she was hiding a money box and a few apples. | Burada bir para kutusu ve birkaç elma saklıyordu. |
to write | yazmak |
to be in the middle of writing | yazmakta |
she was in the middle of writing | yazmaktaydı |
that she was in the middle of writing | yazmakta olduğu |
a story she was in the middle of writing | yazmakta olduğu bir hikâye |
Here she was hiding a money box, a story she was in the middle of writing and a few apples. | Burada bir para kutusu, yazmakta olduğu bir hikâye ve birkaç elma saklıyordu. |
precious / valuable | değerli |
precious things | değerli şeyler |
different /several /diverse | değişik |
several precious things | değişik değerli şeyler |
to be found /to be present (se trouver/sich befinden) | bulunmak |
a money box with several precious things inside | içinde değişik değerli şeylerin bulunduğu bir para kutusu |
Here she was hiding a money box with several precious things inside, a story she was in the middle of writing and a few apples. | Burada, içinde değişik değerli şeylerin bulunduğu bir para kutusu, yazmakta olduğu bir hikâye ve birkaç elma saklıyordu. |