packing /Verpackung /emballage | ambalaj |
box | kutu |
pieces | parçalar |
parts of old packaging boxes | eski ambalaj kutularının parçaları |
she had brought there | oraya getirmişti |
She had brought parts of old packaging boxes there. | Eski ambalaj kutularının parçalarını oraya getirmişti. |
to put | koymak |
she had put these | bunları koymuştu |
She had put these on top of the beams. | Bunları kirişlerin üzerine koymuştu. |
a floor/ground (z) | bir zemin |
to create / form / constitute | oluşturmak |
she had been able to create | oluşturabilmişti |
she had been able to create a floor | bir zemin oluşturabilmişti |
by putting | koyarak |
by putting these on top of the beams she had been able to create a floor | Bunları kirişlerin üzerine koyarak bir zemin oluşturabilmişti. |
She had brought parts of old packaging boxes there and by putting these on top of the beams she had been able to create a floor. | Eski ambalaj kutularının parçalarını oraya getirmişti ve bunları kirişlerin üzerine koyarak bir zemin oluşturabilmişti. |
similar /suchlike | benzer |
and similar things | ve buna benzer şeyler |
similar to her | ona benzer - onun benzeri |
How cool! You have learned three hundred and fifty words. | Ne harika! Üç yüz elli tane sözcük öğrendin. |
She had brought parts of old packaging boxes and similar things there and by putting these on top of the beams she had been able to create a floor. | Eski ambalaj kutularının parçalarını ve buna benzer şeyleri oraya getirmişti ve bunları kirişlerin üzerine koyarak bir zemin oluşturabilmişti. |
chair | sandalye |
kitchen | mutfak |
kitchen chairs | mutfak sandalyeleri |
broken | kırık |
broken kitchen chairs | kırık mutfak sandalyeleri |
seat | oturak |
seats of broken kitchen chairs | kırık mutfak sandalyelerinin oturakları |
She had brought seats of broken kitchen chairs and similar things. | Kırık mutfak sandalyelerinin oturaklarını ve buna benzer şeyleri getirmişti. |
She had brought parts of old packaging boxes, seats of broken kitchen chairs and similar things there and by putting these on top of the beams she had been able to create a floor. | Eski ambalaj kutularının parçalarını, kırık mutfak sandalyelerinin oturaklarını ve buna benzer şeyleri oraya getirmişti ve bunları kirişlerin üzerine koyarak bir zemin oluşturabilmişti. |