| news | haber |
| no news | hiç haber |
| to be taken | alınmak |
| no news was received | hiç haber alınmadı |
| of them (ablative) | onlardan |
| no news could be received of them | onlardan hiç haber alınamadı |
| another time /once more /again | bir daha |
| But then no news of them could be received again. | Ama sonra bir daha onlardan hiç haber alınamadı. |
| Nora began to cry again and... | Nora yine ağlamaya başlayıp... |
| aunt (paternel) | hala |
| uncle (by marriage) | enişte |
| aunt (paternel) Harriet and uncle (by marriage) Henry | Harriet halayla Henry enişte |
| I know that Aunt Harriet and Uncle Henry think | Harriet halayla Henry enişte düşündüğünü biliyorum. |
| never | asla |
| that they will never come back | onların asla geri dönmeyeceği |
| I know that Aunt Harriet and Uncle Henry think that they will never come back. | Harriet halayla Henry enişte onların asla geri dönmeyeceğini düşündüğünü biliyorum. |
| "I know that Aunt Harriet and Uncle Henry think that they will never come back." she said. | 'Harriet halayla Henry enişte onların asla geri dönmeyeceğini düşündüğünü biliyorum.'dedi. |