to yell /shout (b) | bağırmak |
to me /at me | bana |
Harriet shouted at me. | Harriet bana bağırdı. |
morning | sabah |
this | bu |
this morning | bu sabah |
Harriet shouted at me this morning. | Harriet bu sabah bana bağırdı. |
Harriet shouted a lot at me this morning. | Harriet bu sabah bana çok bağırdı. |
to wash | yıkamak |
for | için |
for washing | yıkamak için |
for not washing | yıkamamak için |
for my not washing | yıkamadığım için |
because I couldn't wash | yıkayamadığım için |
curtain | perde |
I washed the curtains. | Perdeleri yıkadım. |
I didn't wash the curtains. | Perdeleri yıkamadım. |
I couldn't wash the curtains. | Perdeleri yıkayamadım. |
good /well | iyi |
because I couldn't wash the curtains well | perdeleri iyi yıkayamadığım için |
still / yet | hâlâ |
because I still couldn't wash the curtains well | hâlâ perdeleri iyi yıkayamadığım için |
Harriet shouted a lot at me this morning, because I still couldn't wash the curtains well. | Harriet hâlâ perdeleri iyi yıkayamadığım için bu sabah bana çok bağırdı. |
seventy | yetmiş |
Unbelievable. You have learned already seventy words. | İnanılmaz. Şimdiden yetmiş tane kelime öğrendin. |