| now | şimdi |
| pleasure / delight / bliss / merriment (k) | keyif |
| to fulfill / carry out / execute / complete /bring something back | yerine getirmek |
| Now Jack brings back your joy. | Jack şimdi keyfini yerine getirir. |
| a /one | bir |
| boy | oğlan |
| fence /hedge | çit |
| along | boyunca |
| to run | koşmak |
| to rush /run up /course/gallop - run getting out of breath | koşturmak |
| A boy came running (out of breath/panting) along the fence. | Bir oğlan çit boyunca koşturarak geldi. |
| they | onlar |
| forty | kırk |
| Unbelievable. You have learned already forty words. | İnanılmaz. Şimdiden kırk tane kelime öğrendin. |
| side (y) | yan |
| next to | yanına |
| next to them (direction >dat.) | onların yanına |
| He sat down next to them. | Onların yanına oturdu. |
| A boy came running (out of breath /panting) along the fence and sat down next to them. | Bir oğlan çit boyunca koşturarak geldi ve onların yanına oturdu. |