status /condition / position / situation | durum |
This situation | bu durum |
inside | içinde |
inside the house | evin içinde |
to do some things | bir şeyler yapmak |
to direct /lead /destine /orient | yöneltmek |
This situation led them to do some things. | Bu durum onları bir şeyler yapmaya yöneltti. |
This situation led them to do some things inside the house. | Bu durum onları evin içinde bir şeyler yapmaya yöneltti. |
indoor | ev içi |
ressearch / exploration | araştırma |
indoor exploration | ev içi araştırması |
which you can call | diyebileceğiniz |
things which you can call indoor exploration | ev içi araştırması diyebileceğiniz şeyler |
This situation led them to do some things inside the house which you can call indoor exploration. | Bu durum onları evin içinde, ev içi araştırması diyebileceğiniz bir şeyler yapmaya yöneltti. |
How cool! You have learned three hundred words. | Ne harika! Üç yüz tane sözcük öğrendin. |