| crazy (ç) | çılgın |
| wife | karı |
| his wife | karısı |
| closed | kapalı |
| to keep switched off (e. g. telefon) / to keep shut (e. g. mouth) /to keep someone locked up | kapalı tutmak |
| Maybe he keeps his crazy (ç) wife locked up there. . | Belki de çılgın karısını orada kapalı tutuyor. |
| yes | evet |
| to think | düşünmek |
| Yes, I think this too. | Evet, bunu ben de düşündüm. |
| false-coiner /counterfighter | kalpazan |
| Or maybe he is a false-coiner. (fact) | Ya da belki de kalpazandır. |
| How cool! You have learned two hundred and fifty words. | Ne harika! İki yüz elli tane sözcük öğrendin. |