a mistake | bir hata |
some would make a mistake | birileri bir hata yapardı |
Always, if he waited and watched long enough, some would make a mistake. | Daima, bekleyip yeterince uzun izlerse, birileri bir hata yapardı. |
man /male | erkek |
here (locative) | burada |
Bravo! You know now two hundred Turkish words. | Aferin! Artık iki yüz tane Türkçe kelime biliyorsun. |
the one here | buradaki |
woman | kadın |
men (e) | erkekler |
women | kadınlar |
the men and women here | buradaki erkek ve kadınlar |
most of | çoğu |
most of the men and women here | Buradaki erkek ve kadınların çoğu |
to have /own | sahip olmak |
philosophy | felsefe |
the same philosophy | aynı felsefe |
they had the same philosophy | aynı felsefeye sahip oldu |
he could have | sahip olabilirdi |
they could have the same philosophy | aynı felsefeye sahip olabilirdi |
Most of the men and women here could have the same philosophy | Buradaki erkek ve kadınların çoğu aynı felsefeye sahip olabilirdi |
they | onlar |
they also watched (i) | onlar da izliyordu |
to talk | konuşmak |
obliged | zorunda |
those who had to /those who were obliged | zorunda olanlar |
those who had to talk | konuşmak zorunda olanlar |
to listen | dinlemek |
they were listening | dinliyorlardı |
They also watched (i) and listened silently. | Onlar da izliyor ve sessizce dinliyorlardı. |
They also watched and silently listened to those who had to talk. | Onlar da izliyor ve konuşmak zorunda olanları sessizce dinliyorlardı. |
Most of the men and women here could have the same philosophy, they also watched and silently listened to those who had to talk. | Buradaki erkek ve kadınların çoğu aynı felsefeye sahip olabilirdi; onlar da izliyor ve konuşmak zorunda olanları sessizce dinliyorlardı. |