patience | sabır |
chapter/part | bölüm |
a big part | büyük bölüm |
Bravo! You know now hundred and ninety Turkish words. | Aferin! Artık yüz doksan tane Türkçe kelime biliyorsun. |
life (y) | yaşam |
his life (y) | yaşamı |
a big part of his life | yaşamının büyük bir bölümü |
to leave one's mark on /to mark /to label /to stigmatize (+dative) | damgasını vurmak |
patience had marked /left its marks | sabır damgasını vurmuştu |
Patience had marked a big part (b) of his life. (y) | Sabır, yaşamının büyük bir bölümüne damgasını vurmuştu. |
always (d) | daima |
enough /sufficient | yeterince |
long enough | yeterince uzun |
to wait | beklemek |
to wait long enough | yeterince uzun beklemek |
to watch (i) long enough | yeterince uzun izlemek |
he waited and... | bekleyip |
if he watched (i) | izlerse |
if he waited and watched | bekleyip izlerse |
if he waited and watched long enough | bekleyip yeterince uzun izlerse |
Always, if he waited and watched long enough | Daima, bekleyip yeterince uzun izlerse |
some (of them) | birileri |
to do /make | yapmak |
he would do | yapardı |
some would do | birileri yapardı |