this morning | bu sabah |
dense /busy | yoğun |
quite /pretty /rather | oldukça |
This morning Toulos was quite busy. | Bu sabah Toulos oldukça yoğundu. |
echo | yankı |
echos | yankılar |
with echos | yankılarla |
harmony /unity /accordance /concord (a) | ahenk |
disharmonious /cacophonical /discordant /atonal | ahenksiz |
with cacophonical echos | ahenksiz yankılarla |
to create / form / constitute | oluşturmak |
with the cacophonical echos that were created by... | oluşturduğu ahenksiz yankılarla |
silver | gümüş |
to bang /clash / hit | çarpmak |
each other / one another | birbirine |
silver (pl.) hitting one another | birbirine çarpan gümüşler |
espresso machines | espresso makineleri |
cell phone | cep telefonu |
interview/ conversation /discussion | görüşme |
cell phone conversations | cep telefonu görüşmeleri |
the noises rising from cell phone conversations | cep telefonu görüşmelerinden yükselen sesler |
to rise /swell | yükselmek |
the noises rising from silver (pl.) banging against each other, espresso machines and cell phone conversations | birbirine çarpan gümüşler, espresso makineleri ve cep telefonu görüşmelerinden yükselen sesler |
the cacophonical echoes created (o) by the noises rising from cell phone conversations | cep telefonu görüşmelerinden yükselen seslerin oluşturduğu ahenksiz yankılar |
the cacophonical echoes created (o) by the noises rising from silver(pl. ) banging against each other, espresso machines and cell phone conversations | birbirine çarpan gümüşler, espresso makineleri ve cep telefonu görüşmelerinden yükselen seslerin oluşturduğu ahenksiz yankılar |
This morning Toulos was quite busy with the cacophonical echoes created (o) by the voices rising from silver (pl.) banging against each other, espresso machines and cell phone conversations. | Bu sabah Toulos, birbirine çarpan gümüşler, espresso makineleri ve cep telefonu görüşmelerinden yükselen seslerin oluşturduğu ahenksiz yankılarla oldukça yoğundu. |