Question | Answer |
---|---|
to explain | açıklamak |
explanation /comment /statement | açıklama |
time to explain | açıklamaya zaman |
There is no time to explain. | Açıklamaya zaman yok. |
Do as we said. | Dediğimizi yap! |
to tremble | titremek |
trembling | titreyerek |
That's it ! You have come across two hundred turkish words. | İşte bu ! İki yüz tane türkçe kelimeye rastladın. |
message (i) | ileti |
the message frequency | ileti frekansı |
to adjust /regulate /set (a) | ayarlamak |
Trembling Brophy adjusted the message frequency. | Brophy titreyerek ileti frekansını ayarladı. |