shadow | gölge |
within the shadows | gölgeler içinde |
to move /stirr | kıpırdamak |
the light moving within the shadows | gölgeler içinde kıpırdayan ışık |
onto the faces of these people (i) | bu insanların yüzüne |
to know (someone) / kennen | tanımak |
that she knew (t) | tanıdığı |
onto the faces of these people (i) that she knew | tanıdığı bu insanların yüzüne |
to pass /carry /stick (out /on) | geçirmek |
strange (adj) (t) | tuhaf |
a mask | bir maske |
Nice. You have hundred and eighty words in your basket. | Güzel. Sepetinizde yüz seksen tane sözcük var. |
a strange(t) mask | tuhaf bir maske |
it passed /carried/put a strange(t) mask on the faces of these people she knew | tanıdığı bu insanların yüzüne tuhaf bir maske geçiriyordu |
image /sight /display / view | görüntü |
mind / reason / intelligence | akıl |
to petrify (lit. to take the mind out of one's head) | aklını başından almak |
this sight petrified her | bu görüntü aklını başından alıyordu. |
the light moving within the shadows passed a strange (t) mask onto the faces of these people she knew. | Gölgeler içinde kıpırdayan ışık, tanıdığı bu insanların yüzüne tuhaf bir maske geçiriyordu. |
The light moving within the shadows passed a strange (t) mask onto the faces of these people she knew, this sight petrified her. | Gölgeler içinde kıpırdayan ışık, tanıdığı bu insanların yüzüne tuhaf bir maske geçiriyor, bu görüntü aklını başından alıyordu. |