far | uzak |
(to) far | uzağa |
to go | gitmek |
to go far away | uzağa gitmek |
from far | uzaktan |
to come | gelmek |
to come from far | uzaktan gelmek |
(from) somewhere far off / (from) somewhere in the distance | uzaktan uzağa |
seventy | yetmiş |
Nice. You have seventy words in your basket. | Güzel. Sepetinizde yetmiş sözcük var. |
a buzzing /humming | uğultu |
to hear | duymak |
she heard | duydu |
She heard a buzzing somewhere in the distance. | Uzaktan uzağa bir uğultu duydu. |
to open | açmak |
she opened | açtı |
she opened her eyes | gözlerini açtı |
curiously | merakla |
curiously she opened her eyes | merakla gözlerini açtı |
She heard a buzzing somewhere in the distance, curiously she opened her eyes. | Uzaktan uzağa bir uğultu duydu, merakla gözlerini açtı. |