most likely / probably | büyük olasılıkla |
colour | renk |
wine | şarap |
bordeaux (the colour of wine) | şarap rengi |
breast holder | sütyen |
my bordeaux coloured bra which he held in his hand | elinde tuttuğu şarap rengi sütyenim |
to take the colour of my bordeaux bra | şarap rengi sütyenimin rengini almak |
while my face took the colour of my bordeaux bra | Yüzüm şarap rengi sütyenimin rengini alırken |
at that time | o sırada |
which the man held at that moment in his hand | adamın o sırada elinde tuttuğu |
While my face took the colour of my bordeaux bra which the man held in that moment in his hand | Yüzüm adamın o sırada elinde tuttuğu şarap rengi sütyenimin rengini alırken |
While my face took most likely the colour of my bordeaux bra which the man held in that moment in his hand. | Yüzüm büyük olasılıkla adamın o sırada elinde tuttuğu şarap rengi sütyenimin rengini alırken |
cheese | peynir |
biosphere | biyosfer |
Entlebuch biosphere cheese | Entlebuch biyosfer peyniri |
to explain | açıklamak |
I explained | açıkladım |
'Entlebuch biosphere cheese ,' I explained. | Entlebuch biyosfer peyniri,' diye açıkladım. |
'Entlebuch biosphere cheese,' I explained, while my face took the colour of my bordeaux bra which the man held in that moment in his hand. | Yüzüm büyük olasılıkla adamın o sırada elinde tuttuğu şarap rengi sütyenimin rengini alırken, 'Entlebuch biyosfer peyniri,' diye açıkladım. |
one | bir |
two | iki |
two and a half | iki buçuk |
two "kilo-ish" | iki kiloluk |
two and a half kilo of cheese | iki buçuk kiloluk peynir |
to pasteurize | pastörize etmek |
pasteurized | pastörize edilmiş |
unpasteurized | pastörize edilmemiş |
'Two and a half kilo of unpasteurized cheese.' | 'İki buçuk kiloluk pastörize edilmemiş peynir.' |