to find | bulmak |
to be found /to be present (se trouver/sich befinden) | bulunmak |
those who were there | orada bulunanlar |
immediately | hemen |
he /they understood immediately | hemen anlamıştı |
those who were there understood immediately | orada bulunanlar hemen anlamıştı |
the smell which the dog got | köpeğin aldığı koku |
source | kaynak |
the source of the smell | kokunun kaynağı |
the source of the smell which the dog got | köpeğin aldığı kokunun kaynağı |
Those who were there understood immediately the source of the smell which the dog had gotten. | Orada bulunanlar köpeğin aldığı kokunun kaynağını hemen anlamıştı. |