airplane | uçak |
flight | uçuş |
The flight had passed great | Uçuş harika geçmişti |
turbulence | türbülans |
we hadn't entered a turbulance | türbülansa girmemiştik |
to vomit | kusmak |
to have to /to be obliged to | zorunda kalmak |
Mia didn't have to vomit | Mia kusmak zorunda kalmamıştı |
that is /namely / I meant /so | yani |
so Mia didn't have to vomit | yani Mia kusmak zorunda kalmamıştı |
different | farklı |
usual | her zamanki |
unlike any other time /different than usual | her zamankinden farklı olarak |
a man | bir adam |
fat | şişko |
a fat man | şişko bir adam |
next to a fat man (direction) | şişko bir adamın yanına |
to be suited to / to come across / to occur at the same time as /to be suitable | denk gelmek |
I was not suited next to a fat man | şişko bir adamın yanına denk gelmemiştim |
beer | bira |
to smell /to smell of | kokmak |
smelling of beer | bira kokan |
carrion /carcass (dead rotten body) | leş |
putrid / evil smelling /malodourous (l) | leş gibi kokan |
stinking (putridly) of beer /qui pue la bière | leş gibi bira kokan |
I was not suited next to a fat man stinking of beer | ben leş gibi bira kokan, şişko bir adamın yanına denk gelmemiştim. |
I was this time, unlike any other time, not suited next to a fat man stinking of beer. | Ben her zamankinden farklı olarak bu kez leş gibi bira kokan, şişko bir adamın yanına denk gelmemiştim. |
arm | kol |
his arm | kolu |
with his arm | koluyla |
to poke /to prod continually /to jostle | dürtüklemek |
poking me with his arm | koluyla beni dürtükleyen |
constantly /incessantly/continuously /always (s) | sürekli |
poking me constantly with his arm | koluyla beni sürekli dürtükleyen |
a fat man poking me constantly with his arm | koluyla beni sürekli dürtükleyen şişko bir adam |
a fat man stinking of beer and poking me constantly with his arm | koluyla beni sürekli dürtükleyen ve leş gibi bira kokan şişko bir adam |
I was this time unlike any other time not suited next to a fat man stinking of beer and poking me constantly with his arm. | Ben her zamankinden farklı olarak bu kez koluyla beni sürekli dürtükleyen ve leş gibi bira kokan, şişko bir adamın yanına denk gelmemiştim. |
The flight had passed great, we hadn't entered a turbulence, so Mia didn't have to vomit and I was this time unlike any other time not suited next to a fat man stinking of beer and poking me constantly with his arm. | Uçuş harika geçmişti, türbülansa girmemiştik, yani Mia kusmak zorunda kalmamıştı ve ben her zamankinden farklı olarak bu kez koluyla beni sürekli dürtükleyen ve leş gibi bira kokan şişko bir adamın yanına denk gelmemiştim. |