| neck | boyun |
| his neck | boynu |
| scarf | atkı |
| He had a scarf around his neck. | Boynunda bir atkı vardı. |
| red | kırmızı |
| wool | yün |
| from/of red wool | kırmızı yünden |
| Around his neck he had a red woolen scarf (from red wool.) | Boynunda kırmızı yünden bir atkı vardı. |
| skin (t) | ten |
| his skin(t) also was quite red | teni de oldukça kırmızıydı |
| Around his neck he had a red woolen scarf and also his skin was quite red. | Boynunda kırmızı yünden bir atkı vardı ve teni de oldukça kırmızıydı. |
| curly | kıvırcık |
| curly hair | kıvırcık saçlar |
| beard | sakal |
| pointed /sharp /spitz | sivri |
| with his short, pointed beard | kısa, sivri sakalıyla |
| He had a small face. | Küçük bir yüzü vardı. |
| pleasant | hoş |
| strange (g) | garip |
| He had a strange (g), but pleasant little face | Garip, ama hoş küçük bir yüzü vardı. |
| With his curly hair and his short, pointed beard, he had a strange (g) but pleasant little face. | Kıvırcık saçları ve kısa, sivri sakalıyla garip ama hoş, küçük bir yüzü vardı. |