day | gün |
the daylight | gün ışığı |
there was still daylight (it seemed) | orada hâlâ gün ışığı varmış |
It seemed to be... | ... gibi görünmekteydi |
It seemed to be still daylight there. | Orada hâlâ gün ışığı varmış gibi görünmekteydi. |
problem | sorun |
a problem arise /problem come up | sorun çıkmak |
if there is a problem | sorun çıkarsa |
to go /turn back | geri dönmek |
I don't go back / my going back | geri dönmem |
I always can go back (lit. my going back is possible) | her zaman geri dönmem mümkün |
if there is a problem I can always go back (lit. if there is a problem my going back is always possible) | Bir sorun çıkarsa, her zaman geri dönmem mümkün |
possible (m) | mümkün |
"If there's a problem I can always go back, "thought Lucy. (... my going back is always possible...) | 'Bir sorun çıkarsa, her zaman geri dönmem mümkün' diye düşündü Lucy. |