shoulder | omuz |
her shoulder | omzu |
over her shoulder (ablative) | omzunun üzerinden |
backwards (g) | geriye |
to look backwards | geriye bakmak |
when looking backwards | geriye bakınca |
when looking backwards over her shoulder | omzunun üzerinden geriye bakınca |
the open door of the cupboard | dolabın açık kapısı |
she could see | görebiliyordu |
She could see the open door of the cupboard | Dolabın açık kapısını görebiliyordu. |
When looking backwards over her shoulder she could see the open door of the wardrobe. | Omzunun üzerinden geriye bakınca dolabın açık kapısını görebiliyordu. |
trunk /stem | gövde |
among the tree trunks | ağaçların gövdelerin arasında |
there | orada |
When looking backwards over her shoulder she could see there among the tree trunks the open door of the wardrobe. | Omzunun üzerinden geriye bakınca, orada, ağaçların gövdelerin arasında dolabın açık kapısını görebiliyordu. |
side (t) | taraf |
to come this way | bu tarafa gelmek |
to pass | geçmek |
to pass through | içinden geçmek |
to pass through to come this way /to come this way by passing through | içinden geçerek bu tarafa gelmek |
the room passing through which she had come this way | içinden geçerek bu tarafa geldiği oda |
she could even see the room passing through which she had come this way | hatta içinden geçerek bu tarafa geldiği odayı görebiliyordu |
When looking backwards over her shoulder she could see there among the tree trunks the open door of the wardrobe and even the room which she had passed through to come this way. | Omzunun üzerinden geriye bakınca, orada, ağaçların gövdelerin arasında dolabın açık kapısını ve hatta içinden geçerek bu tarafa geldiği odayı görebiliyordu. |