What are these | ne bunlar |
as if | sanki |
tree | ağaç |
branch | dal |
branches of a tree | ağacın dalları |
like | gibi |
like branches of a tree | bir ağacın dalları gibi |
What are these, as if they were branches of a tree. /why, it is just like branches of trees. | Ne bunlar sanki bir ağacın dalları gibi. |
to shout in amazement | hayretle bağırmak |
'What are these, as if they were branches of a tree.' shouted Lucy in amazement. | 'Ne bunlar sanki bir ağacın dalları gibi!' diye hayretle bağırdı Lucy. |
light | ışık |
She saw a light. | Bir ışık gördü. |
ahead | ileride |
And then she saw a light ahead. | Ve sonra ileride bir ışık gördü. |
a few centimeters | birkaç santim |
distant | uzak |
in the distance | uzakta |
in a few centimeters | birkaç santim uzakta |
the back side of the cupboard | dolabın arka yüzü |
in the place | yerde |
in the place where should have been | olması gereken yerde |
in the place where should have been the back side of the cupboard | dolabın arka yüzünün olması gereken yerde |
at a few centimeters distance at the place where the back side of the cupboard should have been | birkaç santim uzakta dolabın arka yüzünün olması gereken yerde |
not at few centimeters distance at the place where the back side of the cupboard should have been | birkaç santim uzakta dolabın arka yüzünün olması gereken yerde değil |
And then she saw a light ahead, not at few centimeters distance at the place where the back side of the cupboard should have been | Ve sonra ileride bir ışık gördü; birkaç santim uzakta dolabın arka yüzünün olması gereken yerde değil |
far away | epeyce uzakta |
but the light was far away | ama epeyce uzaktaydı ışık |
And then she saw a light ahead, not at few centimeters distance at the place where the back side of the cupboard should have been, but the light was far away. | Ve sonra ileride bir ışık gördü; birkaç santim uzakta dolabın arka yüzünün olması gereken yerde değil, ama epeyce uzaktaydı ışık. |