back /rear /hind | arka |
behind | arkasında |
behind me | arkamda |
the one (s) /those that were behind me | arkamdaki |
smuggler | kaçakçı |
smugglers | kaçakçılar |
true /real | gerçek |
the real smugglers | gerçek kaçakçılar |
the real smugglers, which were behind me | arkamdaki gerçek kaçakçılar |
row /line | sıra |
in the row | sırada |
to wait | beklemek |
waiting | bekleyen |
waiting in the row | sırada bekleyen |
the real smugglers, which were waiting in the row behind me | arkamdaki sırada bekleyen gerçek kaçakçılar |
meanwhile | o esnada |
to rejoice /be happy /be glad | sevinmek |
they should have been rejoicing | seviniyor olmalıydılar |
innerly /secretly | için için |
to innerly/secretly rejoice | için için sevinmek |
The real smugglers, which were waiting in the row behind me should have been secretly rejoicing. | Arkamdaki sırada bekleyen gerçek kaçakçılar için için seviniyor olmalıydılar. |
ninety | doksan |
Bravo! You know now ninety Turkish words. | Aferin! Artık doksan Türkçe kelime biliyorsun. |
thanks to me /grâce à moi | benim sayemde |
to pass | geçmek |
they could pass | geçebilirlerdi |
they could now(from now on) pass | artık geçebilirlerdi |
thanks to me they could now pass | artık benim sayemde geçebilirlerdi |
thanks to me they could now pass the customs | artık benim sayemde gümrükten geçebilirlerdi |
easily /with ease (r) | rahatça |
thanks to me they could now pass the customs with ease | artık benim sayemde rahatça gümrükten geçebilirlerdi |
with their drugs | uyuşturucularıyla |
synthetic | sentetik |
synthetic drug | sentetik uyuşturucu |
watch /clock | saat |
swiss | İsviçre |
Swiss watches | İsviçre saatler |
or | ya da |
with their Swiss watches or synthetic drugs | İsviçre saatleriyle ya da sentetik uyuşturucularıyla |
together with | ile birlikte |
together with their Swiss watches or synthetic drugs | İsviçre saatleriyle ya da sentetik uyuşturucularıyla birlikte |
thanks to me they could now easily pass the customs with their Swiss watches or synthetic drugs | artık benim sayemde İsviçre saatleriyle ya da sentetik uyuşturucularıyla birlikte rahatça gümrükten geçebilirlerdi |
The real smugglers, which were waiting in the row behind me should have been secretly rejoicing, thanks to me they could now easily pass the customs with their Swiss watches or synthetic drugs. | Arkamdaki sırada bekleyen gerçek kaçakçılar için için seviniyor olmalıydılar artık benim sayemde İsviçre saatleriyle ya da sentetik uyuşturucularıyla birlikte rahatça gümrükten geçebilirlerdi. |
Bravo! You know now one hundred Turkish words. | Aferin! Artık yüz Türkçe kelime biliyorsun. |
piece /grain (used optional after numbers) | tane |
hundred | yüz |