dog | köpek |
to smell | koklamak |
he smelt /sniffed | kokladı |
the dog sniffed | köpek kokladı |
Bravo! You know now ten Turkish words. | Aferin! Artık on Türkçe kelime biliyorsun. |
suitcase | bavul |
the dog sniffed the suitcase | köpek bavulu kokladı |
my suitcase | bavulum |
the dog sniffed my suitcase | Köpek bavulumu kokladı. |
narcotic /drug | narkotik |
drug dog | narkotik köpeği |
a / one | bir |
to be | olmak |
(by) being | olarak |
for being a drug dog | Bir narkotik köpeği olarak |
surprising / amazing /astonishing | şaşırtıcı |
degree | derece |
to a degree | derecede |
to a surprising degree | şaşırtıcı derecede |
much | çok |
twenty | yirmi |
Bravo! You know now twenty Turkish words. | Aferin! Artık yirmi Türkçe kelime biliyorsun. |
(animal) hair /fur | tüy |
much hair | çok tüy |
there was / (+ personal ending on its subject: had) | vardı |
He had much hair. | Çok tüyü vardı. |
He had surprisingly much hair (to a surprising degree) | şaşırtıcı derecede çok tüyü vardı |
For being a drug dog he had surprisingly much hair. | Bir narkotik köpeği olarak şaşırtıcı derecede çok tüyü vardı. |
maybe | belki de |
type /kind / species | cins |
he was a Hovawart species | Hovawart cinsiydi |
maybe | belki de |
maybe he was a Hovawart species. | belki de bir Hovawart cinsiydi. |
just /exactly | tam |
ear | kulak |
ears | kulaklar |
his ears | kulakları |
tooth | diş |
teeth | dişler |
his teeth | dişleri |
to scratch | kaşımak |
I will scratch his ears | kulaklarını kaşıyacağım |
when /during (s) | sırada |
just when I was going to scratch his ears | tam kulaklarını kaşıyacağım sırada |
thirty | otuz |
Bravo! You know now thirty Turkish words. | Aferin! Artık otuz Türkçe kelime biliyorsun. |
to show | göstermek |
he showed | gösterdi |
he showed his teeth | dişlerini gösterdi |
just when I was going to scratch his ears he showed his teeth | tam kulaklarını kaşıyacağım sırada dişlerini gösterdi |
he showed his teeth and... | dişlerini gösterip |
to threaten | tehdit etmek |
as if he threatened /threatening | tehdit edercesine |
to bark | havlamak |
the dog barked | köpek havladı |
the dog barked as if to threaten /the dog barked threatening | köpek tehdit edercesine havladı |
just when I was going to scratch his ears, he showed his teeth and barked threatening. | Tam kulaklarını kaşıyacağım sırada dişlerini gösterip tehdit edercesine havladı. |