all | hep |
all of us | hepimiz |
if we go to bed | yatsak |
if we all go to bed | hepimiz yatsak |
it wouldn't be good | iyi olmaz |
wouldn't it be good | iyi olmaz mı |
'Wouldn't it be good if we all go to bed?' said Lucy. | 'Hepimiz yatsak iyi olmaz mı?' dedi Lucy |
Here | Burada |
that we talk | konuştuğumuz |
to hear | duymak |
they hear | duyarlar |
if they hear | duyarlarsa |
if they hear that we talk | konuştuğumuzu duyarlarsa |
if they hear that we talk here | Burada konuştuğumuzu duyarlarsa |
to kick up a row | patırtı çıkarmak |
a row will come out | patırtı çıkar |
if they hear that we talk here, there will be a row. | Burada konuştuğumuzu duyarlarsa patırtı çıkar. |