doubtless | kuşkusuz |
on top of /onto (direction) | üzerine |
to fall | düşmek |
foot /leg | ayak |
four feet | dört ayak |
to land on one's feet /to be in luck (lit. to fall on four legs) | dört ayak üzerine düşmek |
we were lucky (we fell on four legs) | dört ayak üzerine düştük |
"Doubtless we landed on our feet," said Peter. | 'Kuşkusuz dört ayak üzerine düştük,' dedi Peter. |
everything | her şey |
wonderful | harika |
will be | olacak |
Everything will be very wonderfull. | Her şey çok harika olacak. |
"Doubtless we landed on our feet," said Peter. "Everything will be very wonderfull." | 'Kuşkusuz dört ayak üzerine düştük,' dedi Peter. 'Her şey çok harika olacak.' |