bu

Usages of bu

bunlar
these
Bu kahve.
This is coffee.
Bu kahve güzel.
This coffee is lovely.
Bu doğru değil.
This is not right.
Bu kitaplar eski değil.
These books are not old.
burada
(at) here
buraya
(to) here
buradan
from here
Bu bilgisayar Selma'nın mı?
Is this computer Selma's?
Bundan al
Take from this.
(Ben) buna inanmıyorum.
I don't believe this.
bu tip şeyler
these typeTİ3 of things
Bu biraz fazla.
This is a bit much.
Bu yoldan devam et.
Continue through this road.
Bu limonlar çok tatlı.
These lemons are very sweet.
(Ben) bu lezzetsiz boku istemiyorum.
I don't want this tasteless shit.
Bu evin üç yatak odası var.
This house has three bedrooms.
bugün
today
bu akşam
this evening; tonight
Bu en aptal kedi.
This is the most sillyA cat.
Bu dünyanın en büyük şehri.
This is the world's biggest city.
Bunu yapmayalım.
Let's not do this.
(Sen) bunu gerçekten istiyor musun?
Do you really want this?
Kemal yazdı bu kitabı.
Kemal wrote this book.
Bu kitabı yazdı Kemal.
Kemal wrote this book.
bu kadar
this much
bu
this/these
Bu otobüs hep geç gelir.
This bus always comes late.
Bu ormanın taşları ve kayaları çok sert.
This forest's stones and rocks are very hard.
Bu vadinin deresinde birçok balık ve böcek var.
In this valley's brook, there are many fish and bugs.
Bu sınıf her zaman bu kadar kalabalık mı?
Is this classroom always as crowded as this?
Bu ay hastalarımızdan kaç tanesi taburcu oldu?
How many of our patients were discharged this month?
Bu yemeği tadabilir misiniz lütfen?
Could you taste this dish please?
Bu yükü bizim üzerimize koyamazsınız.
You can't put this burden onto us.
Bu borcu amcam ödeyemez.
My (paternal) uncle can not pay this debt.
Kamil bu bıçak ile başbakanı öldüremez
Kamil cannot kill the prime minister with this knife.
Bu dükkanda bazı aylar mallarımı satamıyorum.
Some months, I can't sell my goods in this shop.
Bu dükkanın sahibi beni tanır.
The owner of this shop knows me.
Bu seçimde oy vermeyebilirim.
In this election I might not vote.
Belki bu sabah arenada ölmeyebilirsin.
Maybe you will be able not to die in the arena this morning.
Bu otobüs çok kalabalık, inemeyebilirim.
This bus is too crowded, I might be not able to get off.
Bu iş böyle yapılır.
That's how we do it. [Lit.] This work is done this way.
Bu makineyi Alman mühendisler yapmışlar.
[Apparently] German engineers built this machine.
Bu akşam yemek yapacaktım.
I was going to cook tonight.
Bu işten iyi para kazanmıştılar.
They had earned good money from this business.
Ülkemiz bu haldeyken, bizden iyi bir şey çıkmaz.
When our country is in this condition, something good will not come out of us.
Bu filmin sonunda, başkahraman ve başdüşman birbirlerine aşık oluyor.
At the end of this movie, the protagonist and the antagonist fall in love with each other.
Bu şirketin teknik alanının ekonomik değeri yükseldi.
The economical value of the technical area of this company has risen.
Bu dergiler kaç kilo?
How many kilos are these magazines?
Bu sezon okurlar ilginç ruhsal romanları tercih ediyor.
This season, readers prefer interesting psychological novels.
Sonunda bu bir zevk meselesi.
In the end this is a matter of taste.
Hiçbir karakter bu eserde önemli bir rol almamış.
[Apparently] None of the characters took an important part in this work of art.
Bunu kendim yapabilirim.
I can do this myself
Bu salak plan Kamil'in kendi fikriydi.
This idiot plan was Kamil's own idea.
Bu tür bir projeyi zamanında bitiremeyiz.
We can't finish a project of this kind in time.
Bu baskı dolu rejime artık dayanamıyorum.
I can't endure this oppressive-filled regime any longer.
Mutlaka bu millet aydınlanacaktır.
Surely this nation will be enlightened.
Bu saatte çok trafik vardır, gitmeyin.
There is probably a lot of congestion at this hour, don't go.
Bütün bu eşyalar gerekli mi?
Is all this stuff necessary?
Bu inşaat iki haftada bitecek.
This construction will be done in two weeks (and probably not earlier).
Bu mektup 5 saniye sonra kendini imha edecek.
This letter will self-destructdestroy itself in 5 seconds.
Bu belgeyi imzalamak zorundasınız.
You have to sign this document.
Kamil bu konuda da yanılıyor.
Kamil is mistaken in this subject too.
Bu zor zamanlarda geçinmek yorucu.
It is tiring to earn a living in these hard times.
Bu tişört ucuz.
This t-shirt is cheap.
Bu tarlada hiç patates ve havuç yok.
There are no potatoes and carrots on this farm.
Bu yıl sizin takımınız çok kötü.
Your team is very bad this year.
Bu malzemelerden biri yoksa pasta yapamayız.
[Lit.] If there isn't one of these ingredients, we can't make a cake.
Bu ay size yarım maaş vereceğiz.
This month we will give you half-pay.
Bu iş bitse gideceğim.
I will go if this work ends.
Elon.io is an online learning platform
We have an entire course teaching Turkish grammar and vocabulary.

Start learning Turkish now

You've reached your AI usage limit

Sign up to increase your limit.