Usages of yemek
Yemek istiyorum çünkü açım, ama yemek yok.
I want to eat because I'm hungry, but there is no food.
yemeğe gitmek
to go to dinner; to go to lunch
(Ben) yemek pişiriyorum.
I am cooking food.
akşam yemeği
dinner
Onlar evde yemek yapmaz(lar).
They don't cook at home.
Bu yemeği tadabilir misiniz lütfen?
Could you taste this dish please?
yemek yapmak
to cook
Fazla yemek yemişim ve bayılmışım.
[Apparently] I ate a lot of food and I fainted.
Ocaktaki yemek muhtemelen yarın içindir.
The food on the stove is probably for tomorrow.
yemek yemek
to eat, to dine [Lit.] to eat food
Kamil yemeğine acı baharat serpiyor.
Kamil is sprinkling hot seasoning on his food.
Annen dün o yemeğe soğan koydu.
Yesterday your mother put onion into that dish.
Aşçıya şunu söyledim: "Kabak bir yemek değil."
I told the following to the cook: "Zucchini is not a food."
Yemekler bozulunca çöpe attım.
When the food spoiled, I threw it in the trash.
Yemek sıcak olursa yiyelim.
If the food will be warm let's eat it.
Yemek istiyorsan kendin yap.
If you want food, cook (do) it yourself.
Tüm yemekleri çok sevdim.
I loved all the meals.
Elon.io is an online learning platform
We have an entire course teaching Turkish grammar and vocabulary.
Your questions are stored by us to improve Elon.io
You've reached your AI usage limit
Sign up to increase your limit.