olmak

Usages of olmak

memnun oldum
pleased to meet you
sağ ol
thank you
sağ olun
thank you
(Onlar) burada olmayacak(lar).
They won't be here.
Çabuk ol.
Be fast; Hurry up.
tıraş olmak
to have a shave, to get a shave; to shave oneself
Sıhhatler olsun.
Good health to you.Said to someone who has just had a bath, haircut or shave
Bu akşam içtikten sonra çok sarhoş olacağım.
After drinking tonight I will be very drunk.
Yağmur yağmaya başlamadan önce evde olmak istiyorum.
I want to be home before it starts raining.
Ucuz al, pahalı sat, o zaman zengin olursun.
Buy cheap, sell high, then you will become rich.
Türkiye'de sık sık çevre felaketi olur.
In Turkey environmental disasters happen frequently.
Şu sınıfın öğrencileri bazen tembel oluyorlar.
The students of that classroom are sometimes lazy.
Bir gün herkes mutlu olabilecek.
Some day, everyone will be able to be happy.
Bazen iş yoğun oluyor; sigara içemeyebiliyorum.
Sometimes the work is busy; I might be not able to smoke.
Ağustostaki düğün çok sıkıcı olacak.
The wedding in August will be very boring.
Kamil taburcu olmak için ameliyat olmalı.
Kamil must have surgery to be discharged.
Keşke böyle olmasan.
I wish you weren't like this.
Mezun olsan çok mutlu olacağım.
I will be very happy if you graduate.
Keşke Kamil ve arkadaşları o kadar salak olmasalar.
I wish that Kamil and his friends weren't so stupid.
Kamil ölseymiş, her şey daha kolay olacakmış.
(Apparently) If Kamil died, everything would be easier.
Kış aylarında hava çok soğuk olur.
The weather is very cold in winter months.
Hortumlar Kuzey Amerika kıtasında olur.
Tornados happen in the North American continent.
Doktorlar hastalarla konuşurken çok dikkatli olurlar.
When speaking with patients, doctors are very careful.
olay
event, incident, happening, phenomenon
Yetenekli sanatçıların şarkıları ölümsüz olur.
Songs of talented artists become immortal.
sebep olmak
to cause, to give reason to
İşletmede başarılı olman için vizyoner olmalısın.
In order for you to be successful at business, you should be a visionary.
lazım olmak
to be required, to be needed
(Saat) sekize yedi kala kapıda ol.
Be at the door at seven minutes to eight. (07:53)
Oğlum, ıspanağını ye ve güçlü ol!
My son, eat your spinach and be strong!
Usain Bolt koşuda yine birinci oldu.
Usain Bolt was first in running again.
Kıyıdaki şehirler hep nemli olur.
Cities on the coast are always humid.
Mutlu olan öğretmen
The teacher who is happy
Akıllı olmayan Kamil
Kamil who is not smart
Parası olmayan öğrenci
The student who has no money
Kedisi olan Erik
Erik who has a cat
Ablamın başarılı olacağı girişiminin adı Kardit Habit Lab.
The name of my sister's enterprise that is going to be successful, is Kardit Habit Lab.
İnsanlar çok yorucu işlerde çalışırlarsa mutsuz olurlar.
If people work in very tiring jobs, they will be unhappy.
Müzik odası boş olursa her sabah alıştırma yapıyor.
If the music room is empty he practices every morning.
Yemek sıcak olursa yiyelim.
If the food will be warm let's eat it.
Yakışıklı olsaydım herkes bana aşık olurdu.
If I were handsome, everyone would have fallen in love with me.
Okulu yakın olsaydı her gün kütüphaneye giderdi.
If his school was close, he would go to the library every day.
tatil olmak
to be closedfor holiday
Elon.io is an online learning platform
We have an entire course teaching Turkish grammar and vocabulary.

Start learning Turkish now

You've reached your AI usage limit

Sign up to increase your limit.