Usages of her
(Sen) her gün çalışıyorsun.
You are working every day.
her zaman
always
her yer
everywhere
herkes
everyone
herhangi
any ... (whatsoever), whatever, whichever
her şey
everything
her zaman
always
her
every
Her gün köpeğe su veririz.
We give water to the dog everyday.
Her gece dişlerimizi fırçalamalıyız.
Every night we should/must brush our teeth.
Hayatta her bir şeyi tecrübe etmemelisin.
You should not experience every single thing in life.
Her başarılı sanatçı acı çeker.
Every successful artist suffers.
Her gece sizin sevişmenizi düşlüyoruz.
Every night, we dream of your love-making.
herhalde
presumably, probably; surely
Otobüs her sabah onu çeyrek geçe kalkar.
The bus leaves every morning at quarter past ten. (10:15)
Her sabah yatağını toplaman şart.
You have to make your bed every morning.
Senin için her gün yürüyorum.
I walk every day for you.
Babamın patronu her pazar golf oynuyor.
My father's boss plays golf every sunday.
Müzik odası boş olursa her sabah alıştırma yapıyor.
If the music room is empty he practices every morning.
Okulu yakın olsaydı her gün kütüphaneye giderdi.
If his school was close, he would go to the library every day.
Her gün yeni bir şey öğrenirim.
I learn something new every day.
Elon.io is an online learning platform
We have an entire course teaching Turkish grammar and vocabulary.