Question | Answer |
---|---|
in the red t-shirt | kırmızı tişörtlü |
enough, adequate, sufficient | yeterli |
Kamil fears the woman in the purple dress. | Kamil mor elbiseli kadından korkuyor. |
article, paper | makale |
argumentDEBATE or DISCUSSION | argüman |
Let's play in teams of five. | Beşli takımlarla oynayalım. |
to contradict | çelişmek |
contradiction | çelişki |
contradictory | çelişkili |
Some of your arguments in your articles are contradictory. | Makalenizdeki bazı argümanlarınız çelişkili. |
chocolate-flavoured | çikolatalı |
icecream | dondurma |
lemon-flavoured, lemony | limonlu |
Their icecream is chocolate-flavoured, yours is lemon-flavored. | Onların dondurması çikolatalı, seninki limonlu. |
Berliner, someone from Berlin | Berlinli |
someone from Samsun | Samsunlu |
trio, threesome, triple | üçlü |
quartet, quadruple | dörtlü |
long-legged | uzun bacaklı |
secret, confidential | gizli |
to hide; to keep, to save | saklamak |
hidden | saklı |
clandestine, clandestinely | gizli saklı |
matter, problem, issue | mesele |
to get involved, to meddle, to get mixed | karışmak |
I won't get involved in your secret and hidden matters. | Ben senin gizli saklı meselelerine karışmayacağım. |
half-wit | yarım akıllı |
first name basis | senli benli |
Our boss speaks with us on a first name basis. | Patronumuz bizle senli benli konuşur. |
mother-daughter (activity, event) | analı kızlı |
picnic | piknik |
We went to a mother-daughter picnic. | Analı kızlı bir pikniğe gittik. |
from where | nereli |
Where is that woman from? | O kadın nereli? |
Where are you from? | Nerelisiniz? |
loveIN THE ROMANTIC SENSE | aşk |
[Lit.] love-pain | aşk acısı |
about love-pain, on love-pain | aşk acılı |
I hate movies about love-pain. | Aşk acılı filmlerden nefret ederim. |
what flavour | neli |
What flavour is your ice-cream? | Senin dondurman neli? |
Your questions are stored by us to improve Elon.io