| I love learning Turkish. | (Ben) Türkçe öğrenmeyi seviyorum. |
| I am afraid of flying. | (Ben) uçmaktan korkuyorum. |
| I hate speaking Turkish | (Ben) Türkçe konuşmaktan nefret ediyorum. |
| to try | çalışmak |
| I am trying to learn Turkish. | (Ben) Türkçe öğrenmeye çalışıyorum. |
| to shout, to yell | bağırmak |
| to begin, to start | başlamak |
| He started to shout. | (O) bağırmaya başladı. |
| to depart, to leave | ayrılmak |
| insistence | ısrar |
| to insist | ısrar etmek |
| She insisted on leaving. | (O) ayrılmakta ısrar etti. |
| to try | denemek |
| I want to try something new. | (Ben) yeni bir şey denemek istiyorum. |
| to swim | yüzmek |
| It is tomorrow that I want to swim. | (Ben) yüzmeyi yarın istiyorum. |