| to ring | çalmak |
| When the doorbell rings, I will open (the door). | Kapı çaldığında ben açarım. |
| snowman | kardan adam |
| When it snowed we used to make snowmen. | Kar yağdığında kardan adamlar yapardık. |
| to be stolen | çalınmak |
| to help, to aid | yardım etmek |
| When his car was stolen, the police didn't help Kamil. | Arabası çalındığında, polis Kamil'e yardım etmedi. |
| to lie; to lie down; to go to bed | yatmak |
| cool, chilly | serin |
| It was cool when I went to bed. | Ben yattığımda hava serindi. |
| to cry, to weep | ağlamak |
| to sadden, to aggrieve | üzmek |
| to get sad, to be sorry, to feel bad | üzülmek |
| When you cry, your mother gets very sad. | Ağladığınızda anneniz çok üzülüyor. |