Question | Answer |
---|---|
hereACCUSATIVE | burayı |
hereNOMINATIVE | burası |
thereACCUSATIVE | şurayı |
thereNOMINATIVE | şurası |
(over) thereACCUSATIVE | orayı |
(over) thereNOMINATIVE | orası |
Here is nice. | Burası güzel. |
Did you like (it) there? | Orayı sevdin mi? |
to recall, to remember | hatırlamak |
She remembers this place. [Lit. She remembers here.] | Burayı hatırlıyor. |
How is (it) there? | Orası nasıl? |
to visit (someplace, someone) | ziyaret etmek |
Tourists often visit here. | Turistler burayı sık sık ziyaret ederler. |
shadow, shade | gölge |
[Lit.]There is shadow, let's go over there. | Şurası gölge, oraya gidelim. |
Nazi | Nazi |
camp | kamp |
In the past, here was a Nazi camp. | Burası eskiden Nazi kampıydı. |
Your questions are stored by us to improve Elon.io