Usages of değil
(Ben) otelde değilim.
I am not at the hotel.
(Sen) aptal değilsin.
You are not stupidA.
Bu doğru değil.
This is not right.
(Biz) akıllı değiliz.
We are not intelligentA.
(Siz) çok yaşlı değilsiniz.
You are not very old.
Bu kitaplar eski değil.
These books are not old.
(Sen) zengin değil misin?
Aren't you rich?
(Biz) fakir değil miyiz?
Aren't we poor?
(Onlar) pahalı değil(ler) mi?
Aren't they expensive?
Bir şey değil.
You're welcome. [Lit.]It is nothing. After someone says thanks
(Sen) Koreli değil misin?
Are you not Korean?
(Biz) burada değildik.
We were not here.
(O) çalışkan değil miydi?
Wasn't he hardworking?
(Onlar) yorgun değil miydi(ler)?
Weren't they tired?
(Sen) saat dokuzda gideceksin, değil mi?
You will go at nine o'clock, right?
Problem değil.
It is not a problem.
Önemli değil.
No problem; No big deal; Literally: It is not important.
Oha! Sevgilin herhalde o kadar salak değildir.
Whoa! Your boyfriend is probably not that stupid!
Aşçıya şunu söyledim: "Kabak bir yemek değil."
I told the following to the cook: "Zucchini is not a food."
Alışınca zor değil.
It's not hard when you get used to it.
Zor değilse bütün alıştırmaları yaparlar.
If they are not hard they do all the exercises.
Arayan annem değilse babamdır.
If the one who called isn't my mom, it's (probably) my dad.
İstediğin ayakkabılar pahalı değilse alabiliriz.
If the shoes you want are not expensive, we can buy them.
Havuz kirli değilse gidin yüzün.
If the pool is not dirty, go swim.
Elon.io is an online learning platform
We have an entire course teaching Turkish grammar and vocabulary.
Your questions are stored by us to improve Elon.io
You've reached your AI usage limit
Sign up to increase your limit.