Reading Turkish : The Hobbit - J. R. R. Tolkien

QuestionAnswer
(of/from) brass
pirinçten
a /one
bir
a hallway reminding of a tunnel
tüneli andıran bir hol
a Hobbit hole (k)
bir hobbit kovuğu
a Hobbit lived (used to live)
bir hobbit yaşardı
a hole full with the smell of sludge
sulu çamur kokusuyla dolu bir oyuk
a hole full with worm tails
solucan kuyruklarıyla dolu bir oyuk
a hole not having a place where to sit or to eat food
Oturacak veya yemek yiyecek bir yeri olmayan bir oyuk
a party
bir parti
a place
yer
a place to eat food
yemek yiyecek bir yer
a place to sit
oturacak bir yer
a polished brass handle
parlak pirinçten bir kol
a tube shaped hall
boru şekilli bir hol
a wet hole
ıslak bir oyuk
also not a dry, unvarnished, sandy hole
kuru, çıplak, kumlu bir oyuk da değil
also not a dry, unvarnished, sandy hole, having no place where to sit or to ear
Oturacak veya yemek yiyecek bir yeri olmayan kuru, çıplak, kumlu bir oyuk da değil
also not a sandy hole
kumlu oyuk da değil
an extremely comfortable tunnel
son derece rahat bir tünel
an extremely comfortable tunnel having lots of hooks for hats and coats to be hanged
şapkalarla paltoların asılması için bir sürü kancası bulunan son derece rahat bir tünel
an extremely comfortable tunnel, smokefree, its walls covered with paneling, its floors with tiles and carpets, having polished armchairs and lots of hooks for hats and coats to be hanged
dumansız, duvarları lambrili, zeminleri karolar ve halılarla örtülü, cilalı koltukları ve şapkalarla paltoların asılması için bir sürü kancası bulunan
an unexpected party
beklenmedik bir parti
and
ve
and /also(following noun, participle...)
da - de
and there were a lot of little doors on it first opening into one direction then into the other
ve üzerinde önce bir yöne sonra diğerine açılan pek çok küçük kapı vardı
and this also meant comfort
ve bu da konfor demekti
arm /handle (door )
kol
armchair
koltuk
brass / Messing /rice
pirinç
bright / shiny /brilliant / polished
parlak
bull's eye / Bullauge (round window e. g. submarine)
lomboz
carpet
halı
cavity /hole /cavern /niche (in the ground)
oyuk
coat (winter coat)
palto
comfort
konfor
comfortable / easy /at ease /restful /undisturbed
rahat
covered (ö) with carpets
halılarla örtülü
covered (ö)
örtülü
direction
yön
dirty /filthy /nasty
pis
disgusting
iğrenç
door
kapı
dry
kuru
extremely /highly /to the last degree
son derece
extremely comfortable
son derece rahat
first
önce
first in one direction
önce bir yöne
first in one direction then in the other
önce bir yöne sonra diğerine
floor /base /Boden /ground
zemin
fond /keen /addicted
düşkün
food /meal
yemek
for coats to be hanged
paltoların asılması için
front (in war) /facade
cephe
full (with =ile)
dolu
green
yeşil
green painted
yeşile boyanmış
ground /soil
toprak
guest
konuk
hall /hallway
hol
hat
şapka
hats and (with) coats
şapkalarla paltolar
having a handle
bir kolu olan
having a polished brass handle right in the middle
tam ortasında parlak pirinçten bir kolu olan
having a polished brass handle, very round like a bull's eye and right in its center.
lomboz gibi yusyuvarlak ve tam ortasında parlak pirinçten bir kolu olan
having lots of hooks for coats to be hanged
paltoların asılması için bir sürü kancası bulunan
having lots of hooks for hats and coats to be hanged
şapkalarla paltoların asılması için bir sürü kancası bulunan
having polished chairs
cilalı koltukları bulunan
heaps of hooks
bir sürü kanca
hill /mount
tepe
Hobbits were very fond of entertaining guests.
Hobit konuk ağırlamaya pek düşkündü.
hole /cavity (k) (in a tree)
kovuk
hook /barb
kanca
in a hole
oyukta
In a hole that was in the ground
topraktaki bir oyukta
In a hole that was in the ground there lived a hobbit.
Topraktaki bir oyukta bir hobbit yaşardı.
in a smooth (correctly built) but not so straight way
düzgün ama pek düz olmayan bir tarzda
in one direction
bir yöne
in/on the ground
toprakta
it had a door
bir kapısı vardı
it had a door painted in green
yeşile boyanmış bir kapısı vardı.
it had a green painted door with (having) a handle
yeşile boyanmış, kolu olan bir kapısı vardı.
It had a green painted door with a polished brass handle.
Yeşile boyanmış, parlak pirinçten kolu olan bir kapısı vardı.
It had a green painted door, having a polished brass handle, very round like a bull's eye and right in its center.
Yeşile boyanmış, lomboz gibi yusyuvarlak ve tam ortasında parlak pirinçten bir kolu olan bir kapısı vardı.
it had a handle
bir kolu vardı
it is not / not
değil
it meant
demekti
it was a Hobbit hole (k)
bir hobbit kovuğuydu
It was a Hobbit hole and this also meant comfort.
Bir hobbit kovuğuydu ve bu da konfor demekti.
its floors
zeminleri
its floors covered (ö) with carpets
zeminleri halılarla örtülü
its floors covered (ö) with tiles and carpets
zeminleri karolar ve halılarla örtülü
its walls covered with paneling
duvarları lambrili örtülü
its walls covered with paneling, its floors with tiles and carpets
duvarları lambrili, zeminleri karolar ve halılarla örtülü
like a bull's eye
lomboz gibi
lots of /heaps of
bir sürü
lots of hooks for coats to be hanged
paltoların asılması için bir sürü kanca
mud /clay /dirt
çamur
naked /bare /unvarnished
çıplak
neatly
düzgün bir tarzda
neatly (correctly built) but not very straight
düzgün ama pek düz olmayan
not a a wet hole
ıslak bir oyuk değil
not a disgusting, filthy, wet hole
iğrenç, pis, ıslak bir oyuk değil
Not a disgusting, filthy, wet hole(o) , full of worm tails and a slushy smell, also not a dry, unvarnished, sandy hole(o) having no place where to sit or to eat: It was a Hobbit hole(k) and this also meant comfort.
Solucan kuyruklarıyla ve sulu çamur kokusuyla dolu, iğrenç, pis, ıslak bir oyuk değil, oturacak veya yemek yiyecek bir yeri olmayan kuru, çıplak, kumlu bir oyuk da değil: Bir hobbit kovuğuydu ve bu da konfor demekti.
not a disgusting, filthy, wet hole, full of worm tails and a slushy smell
Solucan kuyruklarıyla ve sulu çamur kokusuyla dolu, iğrenç, pis, ıslak bir oyuk değil
Not a disgusting, filthy, wet hole, full of worm tails and a slushy smell, also not a dry, unvarnished, sandy hole having no place where to sit or to eat.
Solucan kuyruklarıyla ve sulu çamur kokusuyla dolu, iğrenç, pis, ıslak bir oyuk değil, oturacak veya yemek yiyecek bir yeri olmayan kuru, çıplak, kumlu bir oyuk da değil
not a filthy hole
pis oyuk değil
Not a hole full of worm tails and a slushy smell
Solucan kuyruklarıyla ve sulu çamur kokusuyla dolu bir oyuk değil
not having a place to eat
yemek yiyecek bir yeri olmayan
not having a place to sit
oturacak bir yeri olmayan
on it
üzerinde
or
veya
panel /paneling
lambri
party /feast
parti
pipe / tube /conduit
boru
polished (c)
cilalı
polished (c) armchairs
cilalı koltuklar
remember /commemorate /reminisce (a)
anmak
reminding of a tunnel
tüneli andıran
right in the middle
tam ortasında
round
yuvarlak
sand
kum
sandy
kumlu
side (y)
yan
side façade /side
yan cephe
slosh /sludge
sulu çamur
small
küçük
smell /scent
koku
smoke /fume
duman
smokefree
dumansız
smooth /straight /glatt /(correctly built)
düzgün
smooth /straight /glatt /horizontal
düz
tail
kuyruk
that is/was in/on the ground
topraktaki
the door opened into a hallway
kapı bir hole açılıyordu
The door opened into a tube shaped hallway, reminding of a tunnel.
Kapı, tüneli andıran, boru şekilli bir hole açılıyordu.
The door opened into a tube shaped hallway, reminding of a tunnel: an extremely comfortable tunnel, smokefree, its walls covered with paneling, its floors with tiles and carpets, having polished armchairs and lots of hooks for hats and coats to be hanged
Kapı, tüneli andıran, boru şekilli bir hole açılıyordu: dumansız, duvarları lambrili, zeminleri karolar ve halılarla örtülü, cilalı koltukları ve şapkalarla paltoların asılması için bir sürü kancası bulunan, son derece rahat bir tünel.
the door opened into a tube shaped hallway.
Kapı boru şekilli bir hole açılıyordu.
the door was opened /+ Dat. the door opened into/led to
kapı açılıyordu
the other
diğer
the side (facade) of the hill
tepenin yan cephesi
the smell of sludge
sulu çamur kokusu
The tunnel opened in a correctly built but not very straight way onto its side.
Tünel düzgün ama pek de düz olmayan bir tarzda yan cephesine açılıyordu.
The tunnel opened in a correctly built but not very straight way onto the side (facade) of the hill.
Tünel yan cephesine düzgün ama pek de düz olmayan bir tarzda açılıyordu.
The tunnel opened in a correctly built but not very straight way...
Tünel düzgün ama pek de düz olmayan bir tarzda...
The tunnel winding on and on opened into the side (facade) of the hill.
Tünel döne döne ilerleyerek tepenin yan cephesine açılıyordu.
The tunnel, winding on and on, opened in a correctly built but not very straight way into the side (facade) of the hill and there were a great many small doors first opening into one direction then into the other.
Tünel döne döne ilerleyerek tepenin yan cephesine düzgün ama pek de düz olmayan bir tarzda, açılıyordu ve önce bir yöne sonra diğerine açılan pek çok küçük kapı vardı.
then /after
sonra
there was /were
vardı
There were a great many small doors first opening into one direction then into the other.
Önce bir yöne sonra diğerine açılan pek çok küçük kapı vardı.
there were a lot of little doors on it
üzerinde pek çok küçük kapı vardı
There were many small doors.
Pek çok küçük kapı vardı.
tile (k) carrelage
karo
to be expected
beklenmek
to be hanged /suspended
asılmak
to be opened /+ Dat. to open into, to lead to
açılmak
to be painted /coloured
boyanmak
to be painted /coloured in green
yeşile boyanmak
to be situated /to be present /to be found /+ Gento have
bulunmak
to eat
yemek
to eat food
yemek yemek
to entertain/host /receive/ welcome
ağırlamak
to hang /suspend
asmak
to its side
yan cephesine
to live /exist
yaşamak
to open
açmak
to progress /advance /make progress /proceed
ilerlemek
to receive guests /to welcome guests
konuk ağırlamak
to remind s. o. /to remind of
andırmak
to sit /live (stay)
oturmak
to the other
diğerine
to wait /expect
beklemek
to wind on turn by turn / to wind on and on /to proceed by turning
döne döne ilerlemek
tubular / canulate /tube shaped /trumpet shaped
boru şekilli
tunnel
tünel
unexpected /unimagined /unforeseen
beklenmedik
very /much (p)
pek
very much /plenty /numberless
pek çok
very round
yusyuvarlak
very round like a bull's eye
lomboz gibi yusyuvarlak
wall
duvar
water
su
watery /soupy /runny
sulu
wet /damp /moist /humid
ıslak
whirling /swirling /by turning
döne döne
with a smell of sludge
sulu çamur kokusuyla
with worm tails
solucan kuyruklarıyla
worm
solucan
worm tails
solucan kuyrukları